Powered By Blogger

Ayrı şartlar içinde yaşlanan çocuklar...

1940 yılının mart ayı başlarında İsmail Hakkı Tonguç’un telgrafla özel çağrısı üzerine, Halit Ağanoğlu Ankara’ya geldi. Trabzon’dan Kars’ daki Cilavuz Köy Enstitüsü’nü kurmağa memur edildi ve kurulacak enstitünün müdürü olarak görevlendirildi.
Cilavuz Kars – Ardahan şosesi üzerinde Susuz Çayı vadisinin iki tarafında kışla harabelerinden kurulu bir köyün, geniş arazisi, bol suyu ve güzel havasıyla yerleşme imkanları için çok elverişli bir yer olduğuna karar verilmiştir. Kışla harabeleri yeni yapılacak binalara temel teşkil ediyordu. Rus yapıları olarak bilinen bu binaların çatıları sökülmüş, pencereleri soyulmuş, duvarları yıkılmış harabeler olması, çalışmaları güçleştirse de kısa sürede tamir edilip eğitime hazır hale getirilmiştir.
Sıradaki iş öğretmen kadrosunu kurmaktı. Halit Ağanoğlu kadroyu oluştururken bu işi severek yapacak, köy yaşamına rahatlıkla ayak uyduracak, gittiği yerde modernlik arayışından ziyade o yeri modernleştirmek için canla başla çalışacak öğretmenleri seçmeye dikkat etmiştir.
Köy Enstitüsü’ne alınacak öğrencilerin seçiminde de bazı önkoşullar şarttı. Bu önkoşullar öğrencilerin köy çocuğu olması ve köy ilkokulunu bitirmiş bulunmasıdır. Bu özelliğe uygun çocuklar köylerden seçilmeye başlanıyor ve sınavla enstitülere alınıyordu. Bu şarta yönelik insanların aklında bazı soru işaretleri oluşmuştur. “Neden şehir çocuğu okutulmuyor?”, ya da “Köylü olup da köyde okul olmadığı için kasaba ya da şehirde okuyan çocukları neden almıyorlar?” şeklindeki sorular bunlardan bazısı. Halit Ağanoğlu’ nun bu konudaki düşüncesi: “Kasaba ve köyler arasında coğrafi şartlar, geçimin yarattığı iş şartları çok farklıdır. Ayrı şartlar içinde yaşlanan çocuklar, aldıkları terbiye ile farklı karakterler kazanırlar. Bunun için köye uymak keyfiyeti köyde yetişen çocukta kasabadakinden daha fazladır.” şeklindedir.
Enstitü’den pek çok sanatçı, eğitimci, yazar ve bilim adamı yetişti. Enstitü’ den 1951’e dek toplam 989 öğrenci mezun olmuştur.

Hiç yorum yok: