''Yalnızca İzmir Kızılçullu Köy Enstitüsü’nün binası hazırdı. Diğerlerinin başlangıçta bir binası yoktu. Okula alınan çocuklar önceleri çadırlarda yatıp kalkıyor, açık hava dershanelerinde ders görüyor; öğretmen ve idareciler hazineden devredilen arazilere kendi okullarını ve ek binaları olan yatakhane, atölye gibi kısımları kendi ürettikleri tuğla ve kireçle inşa ediyorlardı. Köy Enstitülerinin yapılmasında, arazilerin hazineden devri dışında devletin hiçbir katkısı yoktu; enstitüler arasında bir yardımlaşma vardı. Yeni bir enstitüde inşaat yapılırken, bir diğerinden oraya yardım ekibi gönderilirdi. Kendi çapında geliri olan her bir enstitü, döner sermaye ile idare edilirdi. Sahip oldukları arazilerde yaptıkları bağ, bahçe ve meyvelikten toplanan ürünleri satar; öğrencilerin yiyecek ihtiyacını ve öğretim görevlileri ve hizmetlilerinin ödeneklerini bu gelirden karşılarlardı.
Yılın 12 ayında açık olan Köy Enstitüleri’nde kesintisiz olarak beş yıllık bir eğitim sistemi vardı. Ancak dini bayramlarda bir hafta izin verilirdi. Bir fabrikada olduğu gibi vardiya halinde eğitim öğretim, zanaat, ziraat ve iş eğitimi veriliyordu. Okulun sınıf ve şubeleri bu iş yerlerinde başlarında usta öğretici veya öğretmenleri ile günlük veya haftalık sıra ile çalışırdı. Okulun öğretim sistemi, bir köy halkının ihtiyacı olan çalışma alanlarını kapsardı. Erkekler için zanaat dalında demircilik, yapıcılık, marangozluk, motorculuk ve ziraat işlerinde ziraat aletleri, bakımı, meyvecilik, sebze yetiştirme, hayvancılık, arı yetiştirme; kızlar için de halıcılık, dikiş ve nakış vb. zanaat dalları öğretilirdi. Sağlık eğitiminde de köyün ihtiyacı göz önüne alınırdı. Kasabadan, şehirden uzak olan bir köy için tüm gereken araştırma, inceleme ve bilgiler üzerinde çalışılırdı. Enstitü kelimesi;araştırma ve inceleme anlamına gelmektedir.''
Yılın 12 ayında açık olan Köy Enstitüleri’nde kesintisiz olarak beş yıllık bir eğitim sistemi vardı. Ancak dini bayramlarda bir hafta izin verilirdi. Bir fabrikada olduğu gibi vardiya halinde eğitim öğretim, zanaat, ziraat ve iş eğitimi veriliyordu. Okulun sınıf ve şubeleri bu iş yerlerinde başlarında usta öğretici veya öğretmenleri ile günlük veya haftalık sıra ile çalışırdı. Okulun öğretim sistemi, bir köy halkının ihtiyacı olan çalışma alanlarını kapsardı. Erkekler için zanaat dalında demircilik, yapıcılık, marangozluk, motorculuk ve ziraat işlerinde ziraat aletleri, bakımı, meyvecilik, sebze yetiştirme, hayvancılık, arı yetiştirme; kızlar için de halıcılık, dikiş ve nakış vb. zanaat dalları öğretilirdi. Sağlık eğitiminde de köyün ihtiyacı göz önüne alınırdı. Kasabadan, şehirden uzak olan bir köy için tüm gereken araştırma, inceleme ve bilgiler üzerinde çalışılırdı. Enstitü kelimesi;araştırma ve inceleme anlamına gelmektedir.''
İbrahim Çiçek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder