1960 lı yılların ilk çeyreğinde Isparta ili / Senir köyü ilk okulunda eğitim hayatıma başladım. Baş öğretmen Mehmet Ali Eryiğit Köy Gönen Enstitüsü Tarım- Uygulama öğretmenlerinden birsi idi. Aynı zamanda okuldaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu Köy Enstitüsü kökenli idiler. Okulun bir sınıfı dönemin modern sayılan tarım el aletleri ile dolu idi bu aletler hem ders aleti hemde üretitim araçları idi. Sürekli kullanıldıkları için hiçbir şekilde paslanmayan, pırıl, pırıl parlayan aletlerdi...Yaşam Okulda başlar okulda biterdi zira öğretmenler okul bahçesinde yine köylüler ile birlikte imece usulü olarak çalışarak, takoz tuğladan Okul bahçesi inşaa edilen 2 odalı mütevazi kagir lojmanlarda ikamet ederlerdi. 5 dönümlğük bir arazida ki okulun yaklaşık 1500 m2 lik bir alanı meyve ve sebze bahçesi olarak dizayn edilmişti. Köyümüzde yetiştirilmeyen ilk incir ve fındık ağaşlarını burada tanıştık... Tarım dersinde öğretmenler ve öğrencilere bu tarım alanında uygulamalı eğitim verirlerdi. Toprağın bellenerek işlenmesinden,ocaklarda fide üretimine, fidelerin göçertilmesinden toprağa dikilip ilk can suların verilmesine, bitkilerin ve ağaçların gelişimine değin toprakla haşır- neşirdik. Bu eğitim haftada birkaç saatlik tarım dersi ile bitmezdi. Okul ders satı sonlarında, hafta sonlarında, sömestir tatillerinde okulda tarlada kalmak için tüm öğrenciler can atardık. Zira orası bizim yaşama ilk olarak dokunarak tanıdığımız yaşam alanı idi. Sebzelerin hasadı yaz ortalarında yapılması ve okuldaki eğitimin yaz tatiline girerek kesintiye uğraması tarım dersini kati suretle kesintiye uğratmazdı. Yaz döneminde imece usulü her öğrenci belli günlerde sebzelerin diplerinin çapalanması, dip doldurma, sulanması ve hasadın toplanmasında kimsenin zorlamasına veya bir şey söylemesine gerek kalmadan şevkle koşarak okula gider ve derste öğrendiklerinin ( self- starter olarak) pratik uygulamasını kendi başına, zaman zamanda öğretmeninin eşliğinde yapardı. Öğretmenlerimiz bizim büyük agabeylerimiz, arkadaşlarımız gibiydiler, saygıda hiçbir zaman kusur edilmez, bu saygı bize bumerang misali evrimleşerek sevecenlik olarak geri dönerdi. Tatbiki- Eğitim sırasında yanlış uygulamalar sonucu hasar gören tarh ve bitkilerden dolayı öğrenciler öğretmenleri tarafından hiçbir suretle paylanıp azarlanmaz, yapılan yanlışın sorgulamasını yine öğretmenlerin mihmardanlığında yanlış uygulamanın nedenlerini kendisinin araştırarak bulması sağlanır, kendisinin yaparak doğru cevap ve uygulamanın ne olduğu kendi- kendine keşif ettirilir idi. Tarımsal üretimin, üretim artışının en doğal yollarla nasıl olacağını, toprağın hangi mevsimde nasıl işleneceğini, Başlarında kasketleri, boyunlarında incecik kravatları,dirseklerine kadar sıvanmış patiska gömlekleri, ayaklarında potinleri, golf pantolonları ile, elleri nasırlı,, çalışıp üretmekten bedenleri bir deri, bir kemik zayıflamış vücutları, güneşten ve kaba yelden yanmış yüzlerinden iki yana fırlamış, çıkık elmacık kemikleri ve o gözlerinden hiç eksik olmayan sevgi pırıltıları ile gözlerimizin ta derinliklerine kadar nakış eden bakışları ile gülümserler iken bizlere tarlanın orta yerinde tarım dersi veren, uygulama sırasında ellerinden tarım aletleri (belleri, çapaları, kürekler ve tırmıkları, budama makasları) hiç eksik olmayan o Köy Enstitülü ilk okul öğretmenlerimin anılarını her zaman saygı ile yad edeceğim.
Ibrahim Agraz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder