Bozkırdaki Çekirdek Neden Bulunamaz?
Emine öğretmen, Halim Akın’ın karşılık vermesine meydan bırakmadan atıldı. Zengin müteahhit kızı olmanın arttırdığı kolejli şımarıklığını önleyememişti. Sesi biraz sinirliydi:
— Enstitülerle memlekete çok büyük bir kötülük edilmekteymiş gibi konuşuyorsunuz Beyefendi! Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz? Hiç mi faydası olmayacak bu işin? Söz gelimi köylüyü tanımakta…
— Söylemiştim biraz önce… Neyi niçin aradığımızı başından kesinlikle bilmezsek, köylünün nesini tanıyacağız?
— Kim diyor bilmediğimizi?… Biz Bozkırdaki çekirdeğin ham cevherini arıyoruz! Şefik Ertem bir an düşündü, ilk defa gerçekten şaşırarak gözlerini kırpıştırdı:
Emine öğretmen, Halim Akın’ın karşılık vermesine meydan bırakmadan atıldı. Zengin müteahhit kızı olmanın arttırdığı kolejli şımarıklığını önleyememişti. Sesi biraz sinirliydi:
— Enstitülerle memlekete çok büyük bir kötülük edilmekteymiş gibi konuşuyorsunuz Beyefendi! Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz? Hiç mi faydası olmayacak bu işin? Söz gelimi köylüyü tanımakta…
— Söylemiştim biraz önce… Neyi niçin aradığımızı başından kesinlikle bilmezsek, köylünün nesini tanıyacağız?
— Kim diyor bilmediğimizi?… Biz Bozkırdaki çekirdeğin ham cevherini arıyoruz! Şefik Ertem bir an düşündü, ilk defa gerçekten şaşırarak gözlerini kırpıştırdı:
— Bozkırdaki… Çekirdeğin… Ham cevheri… Ne demek bu? Şairlik de mi var yoksa, Emine Hanım? Müdür Halim Akın, yeni deneme dolayısıyla kendi buluşu sandığı bir sözün alay konusu yapılmasına gerçekten sinirlendi. Emine öğretmenin konuşmasını önleyerek arkadaşlarına eskiden beri biraz ürküntü veren ağır sesiyle sordu:
— Şairlik neresinde bunun? Şefik Ertem, Halim Akın’ın gözlerine baktı:
— Yoksa bu söz senin mi 119 Halim?… Evet yüzde yüz senin…
— Nesi var diyorum? — Nesi yok ki? Sözlüğe bir göz ataydın saçmalığını hemen anlardın!
— Hangi sözlüğe? — Türkçe tabii… «Bozkır»a da bakmamışsın, «çekirdek»e de… — Nesine bakacakmışım bunların?
— Bakacaktın esdüdücü Halim… Bakaydın, belki çıkarabilirdin kendi başına… Çekirdeği olsa, Bozkır kalır mıydı, Bozkır?
(...)
Bozkırdaki çekirdek neden yeşermez?
Bozkırda elbet var çekirdek ama, yaşama kanunları başka… Bütün sağlam çekirdeklerin şaşmaz kanunu: YEŞERMEKTİR. Çürükse yeşermez, yeşermezse çürür. Bozkırdaki bizim çekirdeğin sağlamlığı, YEŞERMEMEYE doğru işlemesin?
— Anlamadım…
— Evet, anlaşılır gibi değil… İnanılmaz bir şey… Yeşermedikçe sağlam bir çekirdek… Canlı olarak varolması hiç yeşermemesine bağlanmış… Savunması yeşermemek…
— Şairlik neresinde bunun? Şefik Ertem, Halim Akın’ın gözlerine baktı:
— Yoksa bu söz senin mi 119 Halim?… Evet yüzde yüz senin…
— Nesi var diyorum? — Nesi yok ki? Sözlüğe bir göz ataydın saçmalığını hemen anlardın!
— Hangi sözlüğe? — Türkçe tabii… «Bozkır»a da bakmamışsın, «çekirdek»e de… — Nesine bakacakmışım bunların?
— Bakacaktın esdüdücü Halim… Bakaydın, belki çıkarabilirdin kendi başına… Çekirdeği olsa, Bozkır kalır mıydı, Bozkır?
(...)
Bozkırdaki çekirdek neden yeşermez?
Bozkırda elbet var çekirdek ama, yaşama kanunları başka… Bütün sağlam çekirdeklerin şaşmaz kanunu: YEŞERMEKTİR. Çürükse yeşermez, yeşermezse çürür. Bozkırdaki bizim çekirdeğin sağlamlığı, YEŞERMEMEYE doğru işlemesin?
— Anlamadım…
— Evet, anlaşılır gibi değil… İnanılmaz bir şey… Yeşermedikçe sağlam bir çekirdek… Canlı olarak varolması hiç yeşermemesine bağlanmış… Savunması yeşermemek…
Çünkü denemiş bin yıldır, yeşermesini önlemek için pusuda bekleyen güçler var. Bu güçler akıl almaz bir kıyıcılıkla en umutlu filizleri hemen ezer, tomurcuklanmaya yeltenen bütün kökleri imansızca söker. Çünkü onun da varoluşu, rahat yaşaması, bozkırdaki çekirdeğin yeşerip serpilmemesine bağlıdır. «Biz bize benzeriz» sözünün kaynağı bu ters gerçek…
“Bozkırdaki çekirdek, yaşamasını yeşermemeye bağlamış” dedik. Bozkırdaki Çekirdek, yeşerirse ya kopuyor Bozkırdan, ya da eziliyor. Böylece, Bozkırın, Bozkır kalmasına çıkıyor, sonuç…''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder