KÖY ENSTİTÜLERİ KAPATILMASAYDI BUGÜN BU HALDE OLMAZDIK. 20. YÜZYILDA İKİ BÜYÜK DEVRİM
.
‘’Türkiye’de 20. Yüzyılım ilk yarısında dünyayı şaşırtan iki büyük savaşın örneği verildi. Bunların ilki çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’ndan yeni bir Cumhuriyet yaratan Milli Mücadele (1919-1946) diğeri ise yeni devletin kısa sürede gelişmesini sağlayacak eğitim kalkınma seferberliği olan Köy Enstitüleri Hareketiydi(1935-1946) TAMAMEN YERLİ Köy Enstitüleri’nin ilk denemeleri Atatürk’ün Talimatıyla 1936’da Saffet Arıkan ‘ın bakanlığı döneminde Köy Eğitmeni projesi ile başladı. Proje başarılı olunca da bir yasa çıkarılarak 17 nisan 1940 yılında Köy Enstitüleri açıldı. Projeyi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel başarılı bir şekilde yönetti. Bu eğitim işini uygulayan ise İlköğretim Genel Müdürlüğüne getirilen İsmail Hakkı Tonguç oldu. Aksu köy enstitü öğrencilerinden Pakize Türkoğlu ‘’tonguç ve enstitüleri ‘’ adlı kitabında projenin nasıl başladığını şöyle anlatıyor: ‘’ Cumhuriyet yeni atılımlarla birlikte eğitim alanında da büyük atılımlar yaptı. Ancak 1930’lu yıllarda geldiğimizde her şeyin çok güzel olduğu ama eğitimin köylere gitmemiş olduğu görülüyordu. Eğitimin köylerde sadece ABC öğretmesi köylünün işine yaramamıştı. Bunun üzerine Atatürk çevresindekileri sıkıştırarak ‘Nüfusun yüzde 80’i köylü türk milleti köylüdür. Bunlar için yeni bir eğitim atılımı yapmak gerekiyor ‘der. Köy enstitüleri böyle başlıyor.’’ İŞ İÇİNDE EĞİTİM Atatürkçülüğün ölmez bir hedef yükselen bir değer olduğu bilincinin verdiği enstitülerde binlerce köylü aydın yetişti. Türkiyenin 21 bölgesinde kurulan Köy Enstitüleri öncelikle kız-erkek kırsal kesim çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağladı. Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil ‘in deyişiyle ‘’ Halk tabanında bir Rönesans hareketi’’ yarattı.Enstitülerde 110 yılda yetiştirilen öğretmen sayısı aşıldı. 6 bin öğretmenden 16 bin öğretmene ulaşıldı. Öğrenci sayısı 380 binden 1 milyon 500 bine yükseldi. 9 bin eğitmen 600 köy sağlıkçısı yetiştirildi. 1940 yılından başlayıp tarım işlerine uygun geniş arazisi bulunan köylerde veya köylerin hemen yakınlarında açılan köy enstitülerinde kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için iş içinde eğitim ilkesi uygulanıyordu. KAPATILDI.. Kitaba-deftere dayalı öğretim yerine ‘’iş içinde eğitim ‘’ ilkesi tatbik ediyordu. Her köy enstitüsü’ nün kendisine ait tarlaları bağları arı kovanları besi hayvanları atölyeleri vardı. Derslerin yüzde 50 ‘lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi. Ünlü Amerikalı eğitimci j. Dewey’nin ‘hayalimli okullar’ dediği köy enstitüleri 1954 yılında Menderes hükümeti tarafından kapatılmıştır.Bu sürede enstitülerden 1.308 kız ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmiştir.Köy enstitüleri’ nin 1946-1954 arasında eski özelliğini yitirip (iş içinde eğitim) kapatılmasıyla yarım kalmış olan bu uygulama mezunlarınca 60 yıldır yazılarak anlatılarak yurtta ve dünyada tanıtılıyor.’’ (1)Köy enstitüleri kapatılmasaydı okuyan soran sorgulayan insanlar olacak böylece sendıktan hep sağcı hükümetler çıkmayacaktı..
.
Köy Ensitüleri’nin kapatılmasını biraz da Banu Avar’ın şu cümlesinde aramak gerekir:‘’ Türkiye’de 1947 yılında Amerikaya her alanda (ekonomi, askeri, eğitim , kültür…) kayıtsız şartsız teslim olmuştur…’’
DİPNOT (1)KORKUSUZ Gazetesi 18 Nisan 2016 Köy Enstitüleri olsaydı bugün bu halde olmazdık.
‘’Türkiye’de 20. Yüzyılım ilk yarısında dünyayı şaşırtan iki büyük savaşın örneği verildi. Bunların ilki çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu’ndan yeni bir Cumhuriyet yaratan Milli Mücadele (1919-1946) diğeri ise yeni devletin kısa sürede gelişmesini sağlayacak eğitim kalkınma seferberliği olan Köy Enstitüleri Hareketiydi(1935-1946) TAMAMEN YERLİ Köy Enstitüleri’nin ilk denemeleri Atatürk’ün Talimatıyla 1936’da Saffet Arıkan ‘ın bakanlığı döneminde Köy Eğitmeni projesi ile başladı. Proje başarılı olunca da bir yasa çıkarılarak 17 nisan 1940 yılında Köy Enstitüleri açıldı. Projeyi dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel başarılı bir şekilde yönetti. Bu eğitim işini uygulayan ise İlköğretim Genel Müdürlüğüne getirilen İsmail Hakkı Tonguç oldu. Aksu köy enstitü öğrencilerinden Pakize Türkoğlu ‘’tonguç ve enstitüleri ‘’ adlı kitabında projenin nasıl başladığını şöyle anlatıyor: ‘’ Cumhuriyet yeni atılımlarla birlikte eğitim alanında da büyük atılımlar yaptı. Ancak 1930’lu yıllarda geldiğimizde her şeyin çok güzel olduğu ama eğitimin köylere gitmemiş olduğu görülüyordu. Eğitimin köylerde sadece ABC öğretmesi köylünün işine yaramamıştı. Bunun üzerine Atatürk çevresindekileri sıkıştırarak ‘Nüfusun yüzde 80’i köylü türk milleti köylüdür. Bunlar için yeni bir eğitim atılımı yapmak gerekiyor ‘der. Köy enstitüleri böyle başlıyor.’’ İŞ İÇİNDE EĞİTİM Atatürkçülüğün ölmez bir hedef yükselen bir değer olduğu bilincinin verdiği enstitülerde binlerce köylü aydın yetişti. Türkiyenin 21 bölgesinde kurulan Köy Enstitüleri öncelikle kız-erkek kırsal kesim çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağladı. Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil ‘in deyişiyle ‘’ Halk tabanında bir Rönesans hareketi’’ yarattı.Enstitülerde 110 yılda yetiştirilen öğretmen sayısı aşıldı. 6 bin öğretmenden 16 bin öğretmene ulaşıldı. Öğrenci sayısı 380 binden 1 milyon 500 bine yükseldi. 9 bin eğitmen 600 köy sağlıkçısı yetiştirildi. 1940 yılından başlayıp tarım işlerine uygun geniş arazisi bulunan köylerde veya köylerin hemen yakınlarında açılan köy enstitülerinde kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için iş içinde eğitim ilkesi uygulanıyordu. KAPATILDI.. Kitaba-deftere dayalı öğretim yerine ‘’iş içinde eğitim ‘’ ilkesi tatbik ediyordu. Her köy enstitüsü’ nün kendisine ait tarlaları bağları arı kovanları besi hayvanları atölyeleri vardı. Derslerin yüzde 50 ‘lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi. Ünlü Amerikalı eğitimci j. Dewey’nin ‘hayalimli okullar’ dediği köy enstitüleri 1954 yılında Menderes hükümeti tarafından kapatılmıştır.Bu sürede enstitülerden 1.308 kız ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmiştir.Köy enstitüleri’ nin 1946-1954 arasında eski özelliğini yitirip (iş içinde eğitim) kapatılmasıyla yarım kalmış olan bu uygulama mezunlarınca 60 yıldır yazılarak anlatılarak yurtta ve dünyada tanıtılıyor.’’ (1)Köy enstitüleri kapatılmasaydı okuyan soran sorgulayan insanlar olacak böylece sendıktan hep sağcı hükümetler çıkmayacaktı..
.
Köy Ensitüleri’nin kapatılmasını biraz da Banu Avar’ın şu cümlesinde aramak gerekir:‘’ Türkiye’de 1947 yılında Amerikaya her alanda (ekonomi, askeri, eğitim , kültür…) kayıtsız şartsız teslim olmuştur…’’
DİPNOT (1)KORKUSUZ Gazetesi 18 Nisan 2016 Köy Enstitüleri olsaydı bugün bu halde olmazdık.
Hasan AYNA
İstasyon Gazetesi
İstasyon Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder