Powered By Blogger

KÖY ENSTİTÜLERİNDE DEMOKRASİ...

''Gün boyu süren iş eğitiminin ardından öğrenciler yorgun argın enstitüye dönüyorlardı ancak okul gelişme çağında olan bu çocuklara doyurucu yemek sunamıyordu. Savaş yıllarıydı ve ekmek gramla tartılarak verilebiliyordu.
Enstitülerde, sadece bilgi uygulamaya konmuyor, demokrasi de gerçek anlamda hayata geçiriliyordu
Çifteler Köy Enstitüsü öğrencisi Talip Apaydın, “Çok zor bunu söylemek ama doğru dürüst karnımız doymuyordu. Sabahleyin, un çorbası veya bulgur çorbası, öğlen az etli fasulye, akşam bulgur pilavı falan.”
Öğrencilerin bunları yedikleri bir gün, enstitüye gelen İnönü’ye özel yemek çıkarılınca okul karıştı. Cumhurbaşkanı için özel yemek çıkması, tam bir adalet ve eşitlik duygusuyla yetiştirilen enstitülülerin itirazına yol açtı. Bu tür itirazların dillendirileceği yer, Cumartesi toplantılarıydı. Bütün enstitülerde Cumartesi günleri, eleştiriye ayrılmıştı. O gün, bütün okul; öğrencileri, öğretmenleri, müdürleriyle buluşur geçen haftanın bir değerlendirmesini yapar, yanlış uygulamaları eleştirirlerdi. Eleştirilen kimi zaman temizliği iyi yapmayan görevli öğrenciler olurdu, kimi zaman işlere yardım etmeyen öğretmenler kimi zaman da yemeğini beğenmedikleri aşçılar. Ve savunma alanın ortasında herkesin gözü önünde yapılırdı. İnönü’nün gelişinin ertesi günü yapılan Cumartesi toplantısında eleştirilerin hedefi, Cumhurbaşkanı için özel yemek hazırlatan Enstitü Müdürü Rauf İnan’dı. İnan açıklamayı, “Ayrıcalık, cumhurbaşkanı olduğu için değil, İnönü olduğu için değil. Şeker hastası o, perhizli. Sizlerden de hasta olanlara ayrı yemek çıkarmıyor muyuz? Revirde yatan arkadaşlarınıza pirzola çıkmıyor mu? Çıkıyor.” şeklinde yaptı.''
.

Hiç yorum yok: