'' Mehmet Başaran, Kepirtepe’nin ilk günlerinde çadırlarda kaldıklarını ve ilk iş olarak Lüleburgaz’dan su getirerek 1941 yılında ana binayı bitirdiklerini, ayrıca açılan artezyen kuyusu sayesinde su ve elektrik ihtiyacını karşıladıklarını haber vermektedir.Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün kurulması ve yaşatılması II. Dünya Savaşı yıllarında hiç de kolay olmamıştı. Enstitüler içinde savaş yıllarının en çok talihsizliğine uğrayan, yer değiştiren, türlü sıkıntılarla karşılaşan Enstitü budur. Kepirtepe şahidi Başaran “Savaş önlemleri ağır” şeklinde başlayan sözlerine, kitabında şu şekilde devam etmektedir: “Günde üç yüz gram ekmek, doymuyoruz. Köyleri yakın olan arkadaşlar gidip ekmek getirdiklerinde, nasıl saklayacaklarını bilemiyorlar.” Ancak savaşın sona ermesiyle birlikte Kepir’de su kuyusu açılarak okulun suya kavuşması ve okul yakınlarındaki santralin çalıştırılarak bir de elektriğin gelmesi sevindirici olmuştu. 1948 yılında enstitüye alınacak beş yüz ton odun ve pirinç ihalesini haber veren bir belge savaş sonrası durumun bir nebze düzeldiğini göstermektedir. Yine üç yıl sonrasına ait enstitünün 145.000 kilogram ekmek ihtiyacının pazarlıkla teminini emreden belge de dikkât çekicidir''
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder